3 Kasım 2017 Cuma

Yirmi Altıncı Gün : Serapan Saya Seri Kaya

 [1]

Ağır uykumdan güçlükle uyandım. Saat 7. Gözlerimi açmak için desteğe ihtiyacım var. Artık her sabah duş alıyor ve dişlerimi fırçalıyorum. KTM denen trene biniyorum ve laboratuvara gidiyorum. Durun tamam hepsini anlatacağım. Şu dişleri bir fırçalayayım.

Düzen güzel şey. Ama eşşeği at yapmıyor afedersiniz. Eğer sabah kalkmakta zorlanıyorsanız, aynı zorluğu her sabah yaşıyorsunuz. Düzenin güzelliği "Oh ulan kaç sabahtır tam zamanında uyanıyorum." diyebilmekte sanırım. "Ne var yani? Saati kurarsın, kalkarsın nolucak?" demeyin. Saati kurarsak Saruhan uyanır ve annesini öğlene kadar uyutmaz çok hassas dengeler var bildiğiniz gibi değil.

Hemen giyiniyorum ve mutfağa gidiyorum. Kuzeyli Kadın bana "Kahvaltı yapmak ister misin?" diye sordu 1/10 ağızla ve ultra kısık bir sesle. Öyle perişan öyle acınası bir şekilde sordu ki ama. Böyle duymamam için yalvarıyordu yüce Allahu Teala'ya. Kıyılır mı ulan bizde de vicdan var insanlık var bir nebze de olsa. Sade bir "Yok." dedim kısık sesle bende. Bu yaşananları hatırlamayacak muhtemelen. Buzdolabını açtım ve dün bitirmeyi başaramadığım, üzerinde Seri Kaya yazan konserveyi çıkarıverdim.

Enteresan bir yiyecek bu dostlar. Hindistan cevizi ezmesi diye geçiyor ama içinde Şeker, Tuz, Yumurta ne ararsan var. Olsun, bir diyeceğimiz yok damak zevkidir karışamayız. Ama yumurtanın varlığı insanda bir şüphe uyandırıyor. Şimdi biz bunu açtıktan kaç gün sonra tüketmeliyiz dedirtiyor. Görüntüsü şöyle çünkü :


[2]

Yani reçelle helva arası birşey. Su var içinde bir miktar. Neyse sonuçta affetmedim ve ekmeğin tuh yeriynen yapıştırıverdim kalanını. Hızlı olmalıyım. Zira saat 8 de Yasser beni güvenlik kapısından alacak.

Yasser kim? Onu özet geçelim hemen. Geçenlerde biz yine bebek arabasına oğlanı ve alışveriş malzemelerini yüklemişiz. Ne bileyim, torbaları arabanın tutacaklarına, suyu bir elimize, bebek mamasını arabanın alt kısmına... Tıngır mıngır gidiyoruz yolda yürürken de laflıyoruz. Yükümüz pek hafif değil ama halimizden memnunuz. Oğlan ağlamasın da, gerisi mühim değil Elhamdülillah. Of Allahım çok şükür. Dur sakın ağlama. Heh tamam çıktım tripten.

Tam o sırada baktım arabanın biri durdu geri geri gelmeye başladı. Baktım içinde iki adet insan var. Genç bir çift bunlar sanırım. Biri penceresini indirdi. "Hey! Bizimle gelmek ister misiniz?" dedi. Normal edepli insanlar gibi "Kem küm" edecekti Kuzeyli Kadın tam, bir de baktı ki ben malları yüklüyorum bagaja Ahuah. Affeder miyim. Selamaleyküm aleykümselam. Bunlar da bizim gibi yeni evli bir çiftmiş. Daha da yeni. Çok sempatik iki Malay bunlar. "Sizi yolda yürürken gördük öylece" diyorlar. Yol da nereden baksan bir buçuk kilometre daha vardı sanırım. Konuşurken konuşurken adam birden "Ben seni sabahları KTM e bırakırım istersen." deyiverdi.

"Ben zahmet...", "Yok o kadar...", "Ben size çok ..." gibi kelimeler kullanmak yerine "Harbici mi?" anlamına gelen bir cümle kurmayı tercih ettim. Dört gündür bu böyle sürüyor. Evden çıktım. Hava çok güzel. Her zamanki gibi. Gerçi Malayların bir kısmı bu havadan pek hoşlanmıyor. Bazen bana merakla : "Türkiye'de dört mevsim yaşanıyor değil mi?" diye soruyorlar. "Evet" diyorum ve artırıyorum : "Bazen aynı şehirde aynı günde dört mevsim yaşandığı bile oluyor." Acımadan vuruyorum. Memleketinden şikayet edeni fena cezalandırırım. Herkes minnettar olmak zorunda. Ekim yahut Nisan ayında İstanbul'a gelsinler de bitsin bu kardeşlerin mevsim hasreti.

Tabi bizim oralarda "Yeryüzünde cennet" olarak anılan Malezya nın sakinleri, bu görüşümüzü kendileriyle paylaştığımda şaşırıyorlar. Katılmasalarda seviniyorlar içten içe keratalar. Biliyorum. Ne diyorduk evet sağolsun Yasser ve eşi Shahira, beni her sabah alıp Bangi KTM istasyonuna götürmek istediklerinde bir an olsun tereddüt etmedim. Fakat şöyle bir durum oldu : İlk gün bu kardeşimiz uyuyakaldı. İkinci gün ben uyuyakaldım. Üçüncü gün o uyuyakaldı. Şaka yapmıyorum abartı falan da yok.

Sadece ilk gün ben eve dönerken KTM den almıştı beni. O çok iyi oldu. Çünkü akşam vakti çok sinek oluyor. Grab yapmak istesen o vakte kadar genelde telefonun şarjı bitmiş oluyor. Sağolsun çok makbule geçmişti. Neyse uzun lafın kısası garibim bugün de uyuyakalmış. Bana da grab çağırmak düşüyor.

Part 2

İşe gittim. Söylenecek çok şey yok aslında. Neden söylenecek şeyler değil? Birincisi mühendislik aktiviteleri olduğu için. Mühendislik aktiviteleri ancak sonuçları alındığında ve hatta bu sonuçlar doğrudan kavranabilir (ses/görüntü) olduğunda dikkate değer olurlar. Sizlerin dikkatinize değer yani sevgili kardeşlerim.

Öğle yemeğinde Nasi Lemak Ayam yedim özlemişim. Ne zamandır Oatmeal denen hayvan yemiyle besleniyorum. Ben ona (G)Oatmeal diyorum. Merak ettiğinizi tahmin ederek hemen görsel sunuyorum :
[3]

Hiçliğin tadını merak ediyorsanız mutlaka denemelisiniz. Benden söylemesi. Muataz kardeşime sonsuz teşekkürler. Zira bu 1 kiloluk Oatmeal da bana sonsuza kadar yeteceğe benziyor. Bedava ve sağlıklı olmasından hiç bahsetmiyorum bile. Okuldan çıkışta Türkiye'den burada gelirken Mısırlı Turizm Şirketi sahibi dostum Mahmud'dan aldığım RapidKL kartını kullanma fırsatı yakaladım. Harika oldu. Kartın içinde 13 Ringgit olduğunu fark ettiğim an yaşadıklarımı ancak yürürken ayağına fındık takılan bir sincap anlayabilir.

Eve geri dönüşüm tamamiyle yağmurla kaplı bir sekans oldu. Yağmuru gerçekten seviyormuşum ben. Telefonumun şarjı bitince grab çağıramadım. Taksiye kaldım. Çok yazmasın diye güvenlik kapısında indim. 2 Ringgit falan tasarruf etmişimdir bence.

Burda taksinin 200 metresi 25 sent. 36 saniyede bir yine bir 25 sent atıyor. Eve sağ salim vardığımda ne kadar yorucu bir günü geride bırakmış olduğumu fark ettim. Allaha çok şükür. Sarılınası sarı adama sarılmak için sabırsızlanıyorum.

Yemek yedik sonra sarı adamı uyandırdık. Altına yapmıştı değiştirdik. Oyun oynamaya başladık. Burnumun içine parmağını sokup yardı orayı. Birkaç dakika kanadı. Yıkadım onu dinlendik biraz. Sonra dışarı çıktık. Çok güzel bir parkı var kaldığımız yerin. Ama akşam olduğu için bizden başka kimse yoktu. Şu teyze jimnastiği aletlerinin aynılarından burada da olması memleket hasretini bir miktar giderdi.

Eve geldik. Uyumak ne güzel şey çok şükür.

---
[0] : Kahvaltım Seri Kaya
[1] : http://jinjanglee.com/image/cache/catalog/NAZRI%20SERI%20KAYA%20-%20480%20G-500x500.jpg
[2] : http://www.azhan.co/resepi-sekaya-atau-seri-kaya/
[3] : https://savemore.money/wp-content/uploads/product/Captain-Oats-Quick-Cook-Oatmeal-1kg.jpg

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

107 inci gun : Malezya

Malezyaya yolunuz düşerse günün birinde, karşınıza çıkan ilk kedinin üzerine yürüyün. O da sizin üzerinize yürüyecektir. Geri çekilirseniz ü...